Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık, akran zorbalığının üzerinde çalıştıkları bir konu olduğunu belirterek, ” Türkiye’de ilk kez yapacağımız Çocuk Şurası’nda konuşacağımız başlıklardan biri de akran zorbalığı. Fakat şurayı beklemeden şimdiden arkadaşlarımız çalışmaya başladı. Bununla ilgili bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımızla süreci nasıl beraber yürütebiliriz, bunun çalışmalarını yapıyoruz. Önümüzdeki süreçte bununla ilgili çalışma sonuçlarımızı duyuracağız” dedi.
Bakan Derya Yanık, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Bakanlığının faaliyetleriyle ilgili bilgi veren ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Yanık, aile, kadın ve çocuk konularında pek çok başlıkta ayrı ayrı çalıştıklarını ifade etti.
Türkiye’nin demografik yapısındaki değişim ve nüfus artış hızındaki düşüşün Türkiye’ye orta ve uzun vadede nasıl bir görünüm kazandıracağı sorusu üzerine Yanık, yaşlanmanın sonucu olan bazı durumların görülmesinin temel sebebinin ömrün uzaması olduğunu söyledi. Türkiye’de şu anda ortalama ömrün 78 olduğuna işaret eden Yanık, bundan 20-30 yıl önce 78’in çok ileri bir yaş olarak görüldüğüne işaret etti. Ömür uzadıkça doğal olarak yaşlılık etkilerinin daha çok görünür hale geldiğini belirten Yanık, “Birincisi ömür uzadı ve yaşlı nüfusu artıyor. İkincisi doğurganlık oranı düşük. Bundan 50 yıl öncesiyle kıyasladığımızda doğurganlığın çok yüksek olduğu, ömrün kısa olduğu, dolayısıyla genç nüfusun hep daha çok olduğu bir demografiden, ömrün uzadığı ama doğurganlığın düştüğü bir demografiye döndük. Kara Avrupa’sının 100-125 yılda ulaştığı yaşlanma oranı bizde 25 yılda tamamlanacak. Çünkü biz 1980’li yıllarda kaba bir doğum kontrol uygulamasıyla karşı karşıya kaldık.” diye konuştu.
Türkiye’de doğurganlık oranının şu anda 1,7 olduğuna dikkat çeken Bakan Yanık, bu oran 1,9’un altına düştüğünde geri çevirme şansının ortadan kalktığını vurguladı. O nedenle yapılması gereken iki şey olduğuna işaret eden Yanık, “Birincisi aktif yaşlanma yani yaşlıların ömürlerinin sonuna kadar bir şekilde üretmeye devam etmesi. İstihdam anlamında söylemiyorum, kendi hayatlarını idame ettirme kabiliyeti olmalı ve toplumsal hayata katılım imkanını elde etmeli. Bunun için çok yoğun çalışmalar yapıyoruz. İkincisi çocuk nüfusumuzu çok iyi yetiştirmemiz gerekiyor ki toplumsal devamlılığı da üretim gücünü de devam ettirebilelim.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin göç alan bir ülke olmasının demografik değişimi istenmeyen bir noktaya götüreceği değerlendirmelerinin hatırlatılması üzerine Bakan Yanık, sığınmacı nüfusunun bir kısmının geriye dönmeye başladığını söyledi. Sığınmacılar konusundaki temel hareket noktalarının günün birinde ülkelerine dönecekleri zaman güvenli geri dönüşlerinin sağlanması ama Türkiye’de oldukları süreçte toplumsal uyum imkanı kazandırılması olduğunu vurgulayan Yanık, sağlık, eğitim ve sosyal hizmet noktasında bu konuyu yakından takip ettiklerini kaydetti.
“160 bin çocuğu ailesinin yanında destekliyoruz”
Hükümet olarak sosyal hizmetlerin odağına aileyi aldıklarını vurgulayan Yanık, “Diyelim bir çocuğun sadece yoksulluk sebebiyle devlet korumasına alınması gerekiyorsa, biz diyoruz ki ‘hayır, çocuk anne babasının yanında kalsın’. Başka bir sebep yoksa şiddet yoksa çocuklara sosyal, ekonomik destek sağlayalım ve anne babanın, ebeveynin yanında kalsın. Şu anda 160 bine yakın çocuğumuza sosyal ve ekonomik destek sağlıyoruz. Bu şu demek. 160 bin çocuğu ailesinin yanında destekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Gündüz kuşağı programlarıyla ilgili ortak tutum olmalı”
Bakan Derya Yanık, gündüz kuşağı programlarında ortaya çıkan rahatsız edici görüntülerin ortadan kaldırılmasına dönük hangi adımları attıklarının sorulması üzerine, 2021 Haziran ayında RTÜK’le bu konuda bir çalıştay yaptıklarını hatırlattı. Bazı meselelerin sadece yasayla, yasaklamayla çözülemeyeceğine işaret eden Yanık, bu konuda bir ortak tutumun olması gerektiğini vurguladı. RTÜK’ün yaptırım uygulayan bir kurum olduğunu ancak bunun da bir noktaya kadar caydırıcı olabildiğini ifade eden Yanık, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Daha önce de söyledim. Lütfen ortada bir reklam pastası olduğu için bu kadar rağbet ediliyorsa bu programlara ne olur herkes şu reklam pastasından bir elini çeksin. Hepimiz, bütün kanallar bitirsin bu programları. Dolayısıyla herkes vazgeçtiğinde yine ortadaki havuz aynı kalacak. Bunu yasakladınız, cezaları artırdınız, başka bir şey bulunur. İnsanın en kolay ve en net biçimde uyduğu kural kendisinin koyduğu kuraldır. Dışarıdan gelen herhangi bir kuralın arkasından dolanabilirsiniz. Dünyanın en iyi hukuk metni de olsa bu ihlal edilebilir. Dolayısıyla öncelikle bu konuda herkesin üzerinde ittifak ettiği bir tutumun olması gerektiğini hep ifade ettim.”
Gündüz kuşağı programları ve şiddet içerikli dizilerle ilgili kendilerinin de ciddi anlamda eleştirileri olduğuna dikkati çeken Bakan Yanık, bunları da ifade ettiklerini hatırlattı. RTÜK’le ortak çalışmaları olduğunu, bu kapsamda özellikle aile dostu yapımları desteklemeye ve özendirmeye dönük uygulamalar üzerinde çalıştıklarını dile getiren Yanık, “Geçtiğimiz aylar itibarıyla ilgili komisyonları da kurarak aile dostu yapımların desteklenmesi, onların özendirilmesi ve öne çıkarılması noktasında çalışmalar yapıyoruz” dedi.
“Huzurevlerimiz ihtiyacı karşılayacak kapasitede”
Bakan Yanık, huzurevlerindeki sağlık hizmetleriyle ilgili soru üzerine huzurevlerinin hepsini aynı standartta tutmaya çalıştıklarını anlattı. Huzurevlerinin terk edilmiş, devletin sahip çıktığı insanların kaldığı yerler olmadığını vurgulayan Yanık, daha sosyal, daha aktif olacağı bir ortam isteyenlerin huzurevine geldiğini anlattı. Yanık, “Şu anda bizim huzurevi kapasitemiz Türkiye genelinde talep halinde ihtiyacı karşılayacak noktada.” diye konuştu. Her kuruluşa bir hekim sağlama imkanlarının olmadığını belirten Yanık, Sağlık Bakanlığı ile bu konuda çalıştıklarını, sağlık hizmetini daha hızlı alması gereken gruplarla ilgili haftanın belli günleri vizite ya da aile hekimliğiyle temas gibi formüllerin üzerinde durulduğunu söyledi. Yanık, “Sağlık desteğimizi bugüne kadar olduğundan daha etkin bir biçimde sağlayacağız. Karşılaştığımız problemleri Sağlık Bakanlığımızla paylaşarak nasıl daha iyileştiririz, onun üzerinden birlikte çalışıyoruz. Oldukça da ciddi mesafe aldık.” dedi.
Sosyal yardımlara ilişkin bir soru üzerine Yanık, vatandaşlara “ölene dek hayatının herhangi bir noktasında devletin desteğine ihtiyacı olursa devlet orada” güveni vermeyi hedeflediklerini söyledi. Yanık, “Bizim sosyal yardımlarla alakalı temel bakışımız devletin desteğine ihtiyacı olduğu her noktada vatandaşın yanında olmak. Üretilen toplam bir değer var ortada ve buna daha az erişen vatandaşın desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yani bizim sosyal yardımlarımızın temeli sadece yoksulluk, sadece karnını doyurmak değil, tam tersi.” dedi. Son hizmete aldıkları sosyal yardımlardan birinin sosyal yardım yararlanıcısı ailelerin üniversite öğrencisi çocuklarının ulaşım giderlerinin karşılanması olduğuna işaret eden Yanık, “Başarılı çocuklar var, destekleyelim. Çocuklar o güveni hissetsinler. Bakın yurt dışında eğitim alanları dahi biz bu programın içine koyduk. Sosyal yardım yararlanıcısı bir ailenin çok parlak, çok başarılı bir çocuğu olabilir. Biz diyoruz ki devlet olarak sen bunu yaptığında yanındayız. Belki bir kişi çıkacak, belki on kişi önemli değil. Ama çıktığında biz onu destekleyeceğiz. O çocuklar o güveni bir hissetsinler.” ifadelerini kullandı.
“Roman ailelerin çocuklarının eğitimde kalma süresini artırmak istiyoruz”
Roman bölgesi çalışmalarında karşılarına çıkan en temel meselelerden birinin barınma ihtiyacı olduğuna işaret eden Bakan Yanık, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile bir konut çalışması başlattıklarını hatırlattı. Bu projenin bir kısmını sosyal yardımlardan Bakanlık olarak karşılayacaklarını ifade eden Yanık, Romanların yoğun olarak yaşadığı yerlerde sosyal dayanışma merkezleri açacaklarını ifade etti. Bakan Yanık, Roman ailelerin çocuklarının eğitimde kalma süresini artırmayı hedeflediklerini belirtti.
“Anayasa’da ailenin korunmasıyla ilgili çok açık düzenlemeler var”
TBMM’de görüşülen anayasa değişikliği teklifinin aileyle ilgili hükümlerine ilişkin soru üzerine Bakan Derya Yanık, gerek yasalarda gerek Anayasa’da ailenin korunmasıyla ilgili çok açık düzenlemeler olduğunu söyledi. Özellikle gençler ve aile değerleriyle ilgili birtakım hassasiyetlerin uzun zaman “yaşam biçimi” rezerviyle karşılaştığını ifade eden Bakan Yanık, hayat tarzı tartışmalarına kurban giden birçok başlık olduğunu söyledi.
Eşcinsellik tartışmalarında “bireysel özgürlük” kısmının başka, toplumsal hayatı etkileyen tarafının başka bir şey olduğunu dile getiren Bakan Yanık, “Eşcinsel vatandaşlarımız da bizim vatandaşlarımız. Çok net. Haklarını korumak, yaşam haklarını korumak devletin sorumluluğudur ve bundan taviz veremezsin. Ama öbür taraftan eşcinselliği normalleştirmeyi, eşcinselliği kamusal alanda hiçbir problem değilmiş gibi kabul etmeyi de kimse bizden beklemesin. İkisi birbirinden çok ayrı şeylerdir çünkü. Dolayısıyla bu sınırı bir çekelim. Ondan sonra konuşalım.” değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa değişikliğiyle ilgili düzenlemede aile değil evlilik birliğinin yer aldığını belirten Yanık, “Evlilik birliği kadın ve erkekten oluşur, bunu niye yazmak istedik Anayasa’ya? Burada bir tavrı, meseleyle ilgili duruşumuzu daha net, daha keskin bir biçimde ortaya koymak istedik. Yani anayasal düzeyde tavrımızı ortaya koymak istedik.” şeklinde konuştu.
“Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışıyoruz”
Bakanlığın akran zorbalığı konusundaki çalışmalarına ilişkin soru üzerine Bakan Yanık, bu konunun en sıcak gündem başlıklarından biri olduğunu ifade etti. Akran zorbalığının son zamanlarda sıkça duydukları bir mesele olduğunun altını çizen Yanık, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bakanlık olarak üzerinde çalıştığımız bir mesele. Mart sonunda bir Çocuk Şurası yapacağız. Türkiye’de ilk kez yapacağımız Çocuk Şurası’nda konuşacağımız başlıklardan biri de akran zorbalığı. Fakat şurayı beklemeden şimdiden arkadaşlarımız çalışmaya başladı. Bununla ilgili bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımızla süreci nasıl beraber yürütebiliriz, bunun çalışmalarını yapıyoruz. Önümüzdeki süreçte bununla ilgili çalışma sonuçlarımızı duyuracağız.”
“Aile Destek Programı’mız son derece esnek bir program”
” Aile Destek Programı’nı uzatmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna Yanık, “Aile Destek Programı’mız son derece esnek bir program zaten. Dolayısıyla ihtiyaç olduğu sürece uzatılır, genişletilir, kapsam değişikliği yapılabilir. İhtiyaç olduğunu sahadan gelen verilerle tespit ettikçe destek programımızı da buna göre günceller, yenileriz” şeklinde cevap verdi.