Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürü Cem Uraldı, deprem sonrasında Psikososyal Destek (PSD) ekiplerinin hane ziyaretleriyle yetişkin ve çocukların bu süreci anlamlandırabilmeleri için psikoeğitim çalışmalarını gerçekleştirdiğini bildirdi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürü Cem Uraldı, Bakanlıkça verilen psikososyal destek çalışmalarına ilişkin yaptığı basın açıklamasında, afet sürecinde ortaya çıkabilecek psikolojik uyumsuzluk ve bozuklukların önlenmesi, birey, grup, aile ve toplum düzeyinde ilişkilerin yeniden kurulması ve geliştirilmesinde destek çalışmalarının son derece önemli olduğunu belirtti.
Bu çalışmaların, kişilerin kendi kapasitelerini fark ederek güçlenmelerini, toplumda toparlanma ve iyileşme becerilerinin artırılmasını sağladığını bildiren Uraldı, PSD ekiplerinin multidisipliner bir ekip yapısına sahip olduğunu ifade etti.
Ekibin, üniversitelerin sosyal hizmet, psikoloji, sosyoloji, çocuk gelişimi ile psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümlerinden mezun meslek elemanlarından oluştuğunu aktaran Uraldı, “Bu meslek elemanlarının ayrıca afet ve acil durumlarda psikososyal destek hizmetlerine ilişkin temel ve ileri düzey eğitimleri alması sağlanır. Bu eğitimler ise ruhsal travma, psikolojik ilk yardım, psikoeğitim, ihtiyaç tespiti, toplum katılımı, dezavantajlı gruplarla çalışma, kayıp ve yas süreçleri gibi konuları kapsamaktadır.” bilgisini verdi.
Uraldı, afet sahasında psikososyal müdahale ekiplerinin psikolojik ilk yardım, ihtiyaç ve kaynak tespiti, psikoeğitim, toplum katılımı, çalışana destek, sosyal iyileştirme etkinlikleri gibi birtakım müdahale araçlarını kullandığını anlattı.
Deprem bölgesindeki PSD çalışmaları
PSD’nin çadır kentler kurulana kadar sahadaki aktif görev yerlerinin, enkaz başları ve hastaneler olduğunu dile getiren Uraldı şöyle devam etti:
“Burada insanlar yakınlarının kurtarılması ve tedavilerinin yapılması için beklerken en çok psikolojik ilk yardım desteğine, yakınları ile ilgili düzenli bilgilendirilmeye ve küçük çaplı fiziksel ihtiyaçların karşılanmasına ihtiyaç duyarlar. Psikososyal müdahale ekiplerimiz bu noktada vatandaşlarımızı psikolojik açıdan destekler ve ihtiyaçlarının karşılanması için diğer kurumları harekete geçirir. Çadır kentlerin hızlı bir şekilde kurulmasıyla birlikte PSD ekipleri de çadırlara yerleşen aileler için hane ziyaretleri, acil ve özel ihtiyaçlarını belirlemeye yönelik ihtiyaç tespit çalışması yaparlar. Ailede bulunan özel ihtiyaç sahibi olabilecek yaşlı, engelli, bebek ve çocuklara yönelik destek programları düzenlerler.”
Afetten yaralı kurtulan ya da vefat eden vatandaşların aile yakınlarının da ziyaret edilerek ailelerin psikolojik olarak etkilenme düzeylerinin gözlemlendiğini ve destek çalışmalarının planlandığını anlatan Uraldı, PSD ekiplerinin hane ziyaretleriyle birlikte yetişkin ve çocukların bu süreci anlamlandırabilmeleri için psikoeğitim çalışmalarını gerçekleştirdiğini açıkladı.
Uraldı şunları kaydetti:
“Bu çalışmalarda ana amaç, hayatın normale dönmesi ve insanların günlük işlevlerini yeniden kazanabilecekleri alanlar açılmasıdır. Özellikle afetin etkilerini anlamlandırmakta zorlanan çocuklara yönelik hizmetlerde, bir çocuğun başını okşamanın, oyun oynatmanın, oyuncak dağıtmanın, eğlenceli aktiviteler yapmanın ötesinde bir psikososyal program ile uygulanmasına özen gösterilmektedir. Bu süreçte açılan çocuk çadırlarında ebeveynlere yönelik psikolojik bilgilendirme, gizlilik ve mahremiyet eğitimi, çocuklarda yas süreci, tematik oyunlarla duygu düzenleme gibi çalışmalar öncelikli olarak uygulanmaktadır.”
“Aile odaklı eğitim ve danışmanlık hizmetleri önemli bir hizmet modelidir”
Başka illere geçen depremzedelere ilişkin çalışmaların da gittikleri şehirdeki Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerince verildiğini belirten Uraldı, afet sonrası kişilerin toparlanabilmesinde belirleyici olan en güçlü faktörlerden birinin, sosyal destek kaynakları olduğunu vurguladı.
Bu kaynakların en önemlisi ve en güçlüsü de ailenin sağladığı güç ve imkanlar olduğunu vurgulayan Uraldı, “Afetlerin her bir aile ferdi üzerinde sebep olduğu psikolojik etkilerinin yanı sıra afet sonrası yaşanan belirsizlik ve stres faktörleri bir bütün olarak aile sistemi üzerinde, aile içi ilişkilerde ve aile içi iletişim süreçlerinde bazı olumsuz sonuçlara sebep olabilmektedir. Afetlerin aile sistemi üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulduğunda ailenin koruyucu ve iyileştirici gücü azalabilmektedir. Bu noktada ailelerin güçlendirilmesi ve desteklenmesinde aile odaklı eğitim ve danışmanlık hizmetleri önemli bir hizmet modelidir.” ifadesini kullandı. (AA)