Avukat Zeynep Çakır: Erişilebilirliğin Kaliteli Olması İçin Savaşacağız

Engelli Gündem Röportaj

Türk İşaret Dili Bayramı kapsamında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının İşaret Dili Tercümanı ilanına ilişkin İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği’nde Yönetim Kurulu üyesi Avukat Zeynep ÇAKIR ile röportaj gerçekleştirdik.

Türk İşaret Dili Bayramı sizin için ne ifade ediyor?

Türk İşaret dili Bayramı benim için korunması ve saygı duyulması gereken bir kültürü ifade ediyor. Ben işaret dilini sonradan öğrenenlerdenim ancak Fransızca ve İngilizce bilen biri olarak da bu dili öğrenmenin hiç kolay olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Neden mi ? Normal yabancı bir dili öğrenirken sadece beynimiz ve kelimeleri söyleyebilmek için de ağzımız çalışır. Ancak İşaret dilinde iki elimiz de çalışıyor ve daha yorucu oluyor. Bu nedenle böylesine zor bir dile sahip çıkmak, koruyabilmek adına Türk İşaret Dili Bayramının olması çok güzel bir farkındalık. Bu yetmiyor ve yetmemeli de. Zira bir hukukçu olarak bu dilin korunması adına mevzuatsal gelişmeler olmadığını ifade etmek istiyorum. 18 Ocak 2011’de Resmi Gazete’de yayımlanan “Türk İşaret Dili Sisteminin Oluşturulması ve Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esasların Belirlenmesine ilişkin Yönetmelik hala yürürlükte ancak güncellenmediği için veya buna ilişkin bir kanun çıkarılmadığı için günümüzde bu dile ilişkin yaşanan sorunları halen çözmüyor. Farkındalık günleri kutlanacak bir gün değil, toplumun bilincini daha çok oluşturmamız için fırsat olarak verilen bir gündür. Ve ne zamanki toplumda İşaret diline yönelik en ufak bir sorun yaşanmayacak o zaman biz bu farkındalık gününü bir bayram olarak kutlayabileceğiz.

İşitme engelli bireylerin adliyelerde yaşadığı sorunları ve sorunların çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bendeniz işitme engelli ve implant kullanıcısı bir bireyim. İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği’nde YK üyesi olarak gönüllü çalışıyorum. Bu süre zarfında yapılan projelerde, düzenlemiş olduğumuz insan hakları projelerinde ve kendi tecrübelerimden yola çıkarak gözlemlediğim hususlarda işitme engelli ve sağır bireylerin adalete erişemediklerini tespit ettim. Derneğimizin düzenlediği “1 İşaret 1000 Umut Projesi“ni kaynak olarak kullanarak kardeş derneğimiz olan Van İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği proje avukatı Sinan Taşdemir ile hukukçu gözü ile bir rapor yazdık. Bu sorunları adliyelerde cezaevlerinde bizzat ben de deneyimledim. O raporda çözümleri ifade etmiştik (rapor linki : https://www.stgm.org.tr/e-kutuphane/isitme-engelli-sagir-bireylere-yonelik-hukuki-izlem-tespit-raporu ) Bu raporda belirttiğimiz çözümler işaret dilinin adalete erişimde yaygınlaştırılması, kalifiyeli tercümanlar, indüksüyon döngü sistemi, avukatlara işaret dili eğitimi verilmesi, adalet çalışanlarına farkındalık eğitimi verilmesi, karakollarda nöbetçi tercüman sistemi aynı şekilde noterliklerde sosyal hizmetlerden gelen tercümanların kabul edilmesi gibi çözüm önerilerini ilettik sadece uygulanması gerekiyor. Zira sağır birey de bu toplumun bir parçası ve onun da başına haksız durumlar gelebiliyor. Bu çözümler uygulanırsa sağır ve işitme engelli bireyler adalete erişim sağlayabilecek. 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Kritersiz İşaret Dili Tercümanı ilanı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yukarıda işaret diline yönelik bir yönetmelikten söz etmiştim. Bu yönetmeliğin 13. maddesi İşaret Dili Tercümanının eğitim alması, tercüman olabilmesi için yeterli sınavı verebilmesi ve sertifikanın belli bir süresi olmasını düzenliyor. Aynı maddenin (ç)  bendinde “Türk işaret dili tercümanlığı yeterlilik sınavları Bakanlık tarafından yapılır. Başarı gösterenlere bakanlık sertifikaları verilir. Sertifikanın geçerlilik süresi iki yıldır. Süre sonunda Bakanlık tarafından tercümanların yeterliliği sınavla değerlendirilerek başarılı olanların sertifikaları yenilenir.” şeklinde düzenlenen bir hükümle karşılaşıyoruz. Yani Milli Eğitim Bakanlığı bir sınav düzenleyecek sınavı geçen tercüman olacak ve sertifikalar her 2 yılda bir sınavla yenilecek. Aile Bakanlığı bu yönetmelikten haberi yokmuş gibi davranıyor. Yetmiyor Ankara Üniversitesi ile Aile Bakanlığı arasında 2020 yılında bir protokol imzalanmıştı. Neden uygulamadan vazgeçildi? Neden kriterleri kolaylaştırıp bazı sorunlara yol açılıyor? Örneğin sadece kurslarda alınan eğitimle Tercüman olunması ve Yönetmeliğin yok sayılması. Zaten bu alanda yapılmış mevzuat az iken bu mevzuat da uygulanmıyor. Keyfi uygulamalar; işaret dili kullanan işitme engelli ve sağır bireylerin “kalifiyesiz tercümanlar” sebebi ile haklarının ihlal edilmesine yol açıyor. Bizim hukukçular arasında “bir kelime adamı ipten alır” deyimini bilirsiniz. Aynı şeyi tercümanlar için söyleyebilirim, yanlış bir çeviri sağır bireyin hayatına mal olabiliyor. Barolarda da çalışma yapıyoruz ve baroların engelli hakları merkezlerinde de sağır bireylere yönelik alınan önlemler, yapılan çalışmalar çok az. Tam bir bilinç gerekiyor. Sadece Bakanlıklar değil, bu alanda çalışan avukatların, adalet personellerinin ve yargı camiasındaki insanların da bilinçli olmaları gerekiyor. Önce farkındalık, sonra fark…

Kritersiz İşaret Dili Tercümanı ilan hakkında yetkililerle istişare girişimleriniz oldu mu? olacak mı?

Yetkililerle henüz görüşemedik ancak İşitme Engeliler ve Aileleri Derneği olarak Diken Gazetesi’ne demeç verdik ( ilgili haber linki :https://www.diken.com.tr/turk-isaret-dili-bayrami-bakanlik-kritersiz-isaret-dili-tercumani-aliyor/ ) Daha öncesinde yazılı başvurularımız olmuştu ancak yine yetmiyor.  Yönetmeliğe göre ilgili Bakanlıklar Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığındaki yetkililerle görüşmek gerekiyor. Yetmiyor, Adalet Bakanlığı’nı da dahil etmek gerekiyor. Bu da yetmiyor, mevzuatları geliştirip günümüze uyarlamak ve denetim yapmak gerekiyor. Kalifiyeli işaret dili tercümanlarını teşvik etmek, motive etmek gerekiyor. İşaret dili kullanan sağır ve işitme engelli bireylerin hayatları “doğru işaretlere” bağlı. Bu bilinçle sınavları geri getirmek ve verilen sertifikaların geçerliliğini düzenli olarak kontrol etmek gerekiyor. Bu toplumda işaret dili kullanan işitme engelli ve sağır bireylerin de olduğunu artık kabul etmek gerekiyor. Ben inanıyorum, olacak. Olmalı. Olmak zorunda. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne taraf ve imzacı olan bir ülke olarak bu erişilebilirliği bu bireylere “kaliteli” bir şekilde sağlamak ayrıca Devletin de görevi. Devlet bu erişilebilirliği her alanda sağlamak zorunda. En azından biz hukukçular, adalete erişim noktasında bu erişilebilirliğin kaliteli olması için savaşacağız.

Engellininsesi.net Haber Merkezi

Loading